Nâr ve Cehennem Kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
Kur'an'da Cehennem Tasviri
Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları
Psikolojik Cezalar
Cehennem Ehli
Kur'an'da Cehennem Tabloları
Cehennemle İlgili Bazı Hadis-i Şerifler
Konuyla İlgili Birkaç Uyarı
"Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcıları-nızı) da çağırın. Bunu yapamazsınız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş, kâfirler için hazırlanmıştır." (2/Bakara, 23-24)
Nâr ve Cehennem Kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
Nâr, ateş demektir. Gözle algılanan alevli ateş anlamına gelir. Kur'an'da 145 yerde geçer. Ateş, insan bedenine çok büyük acı ve ızdırap verdiği için ahirette kâfir, münafık,müşrik ve âsilerin cezası ateşle verilecektir. Cehennem, ahirette suçlulara ceza olarak tutuşturulan ateşin ismidir. Cehennemin en açık vasfı ateş olduğu için, bazen cehennem yerine ateş anlamına gelen "nâr" kullanılır.
Cehennem, azap yurdu olan ateşin özel ismidir.
Kur'an-ı Kerim'de cehennem kelimesi 77 yerde zikredilmekle birlikte; aynı anlamda kullanılan başka kelimeler de bulunmaktadır. Cehennem için Kur'an'da en çok "nâr (ateş) ismi kullanılır. Cehennemin diğer isimleri ise şunlardır: Harîk (yangın), hutame (ezip yok eden), saıyr (alevler), hâviye (uçurum, çukur), lezâ (hâlis ateş, bedenin iç organlarını söküp koparan), sakar (insanın derisini kavuran ateş), cahıym (yakıcı ateş), hamîm (kaynar su), semûm (sıcak rüzgâr), siccîn (hapishane, derin çukur), veyl (Vay haline!), ğayy (azıp sapmak).
İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre, kâfir, münafık ve müşrikler cehennemde ebedî kalırlar. Tevbe etmeden günahkâr olarak ölen ve Allah'ın kendilerini affetmediği mü'minler ise, cehennemde ebedî kalmazlar. Kendilerine günahları kadar azab edilir. Sonra oradan kurtulup Cennet'e girerler ve orada ebedî kalırlar.
Kur'an'da Cehennem Tasviri
Cehennem ve oradaki hayat, Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde tasvir edilir:
77/Mürselât, 32-33)
O, saray gibi kocaman kıvılcım saçar.
Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir.
25/Furkan, 12).
Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
(17/İsrâ, 8
Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık
7/A'râf, 40-41),
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!
18/Kehf, 29),
Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!
14/İbrahim, 50;
Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ateş bürümektedir
23/Mü'minun, 104),
Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar
70/Meâric, 16),
Derileri kavurup soyar.
104/Hümeze, 7),
Yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar.
101/Karia, 9-11).
İşte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye'dir.
Nedir o (Hâviye) bilir misin?
Kızgın ateş!
66/Tahrim, 6;
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır
2/Bakara, 24)
Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır
56/Vâkıa, 42-44
İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
Serin ve hoş olmayan
4/Nisâ, 56). Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka
Cehennemin 7 Kapısı ve Cehennem Tabakaları
Kur'an'ı Kerim'de cehennem'in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir.
(15/Hıcr, 44)
"Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer grup ayrılmıştır."
Bu ayet, iki şekilde tefsir edilmiştir: a- Cehenneme girecekler çok olduğu için yedi kapısı vardır. b- Cezalandırma, azgınlığın çeşit ve derecelerine göre olacağı için cehennem'in yedi tabakası vardır. Bu tabakalar şunlardır:
1.Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünnî âlimlere göre burası günahkâr mü'minlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de 77 ayette geçmektedir.
2.Cahıym: "Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş" anlamında olup 26 ayette ve bazı hadislerde geçer. Kur'an'da daha çok cehennem yerine, birkaç ayette de "tutuşturulan yakıcı ateş" anlamında kullanılmıştır.
3.Hâviye: "Yukarıdan aşağıya düşmek" anlamındaki hüviy kökünden isim olan hâviye, "uçurum, derin çukur" manasına gelir. Kur'an'da sadece bir yerde (101/Karia, 9) zikredilmiş ve ayetin devamında harareti yüksek ateş diye izah edilmiştir.
4.Hutame: "Kırmak, ufalayıp tahrip etmek" anlamındaki hatm kökünden olup, "Allah'ın yüreklere kadar tırmanan tutuşturulmuş ateşi" diye açıklanmıştır. (104/Hümeze, 4-7)
5.Lezâ: "Hâlis ateş" anlamına gelen kelime Kur'an'da bir yerde geçmekte ve "bedenin iç organlarını söküp koparan" diye nitelendirilmektedir. (70/Meâric, 15-16)
6.Saıyr: "Tutuşturmak, alevlendirmek" anlamındaki sa'r kökünden sıfat olup, Kur'an'da 17 ayette yer alır. Kur'an'da çoğunlukla cehennemin bir adı olarak, bazen de "tutuşturulmuş, alevli ateş" manasında kullanılmıştır.
7.Sakar: "Şiddetli bir ısı ile yakıp kavurmak" anlamındaki sakr kökünden isimdir. Dört ayette cehennem kelimesi yerine kullanılmış, bunlardan
74/Müddessir 28-29.
28. Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.
29. İnsanın derisini kavurur.
32. O, saray gibi kocaman kıvılcım saçar.
33. Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir
77/Mürselât suresi, 32-33
.ayete göre cehennem ateşinin büyük kıvılcım saçtığı belirtilir.
Cehennemin yakıcı ateşi gibi dondurucu soğuğu da bir azap türüdür.
Çeşitli ayetlerde cehenneme gireceklerin simalarından tanınacakları, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanarak yüzleri üstü ateşe atılacakları, cehennemin kaynamaktan doğan uğultusunu duyacakları, hiddetli ve dehşetli görüntüsünü müşahede edecekleri anlatılır. Yine Kur'an'ın beyanlarına göre cehennemlikler kaynar sular, ateşten prangalar ve zincirler, ateşten elbiselerle cezalandırılacaktır. Kur'an'daki en açık ve etkili azap tasviri ise şöyledir
(9/Tevbe, 34-35).
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!
Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"
Cehennem ehli açlık ve susuzluk hissedecek, fakat yemek olarak kendilerine, karınlarında erimiş madenler gibi kaynayacak zakkum ağacı, darî' denilen zehirli nebat, içecek olarak da bağırsakları parçalayan kaynar su, kanla karışmış irin verilecektir
.
Psikolojik Cezalar
belirtilen fizyolojik cezalardan başka, bir de psikolojik nitelikli azap vardır. Bu tür azap, ruhlara en şiddetli ıstırabı verecek; bu azaba müstahak olanların Allah'ı görmekten ve O'nunla konuşmaktan mahrum bırakılarak ilahî lanete uğratılmaları şeklinde vuku bulacaktır
(2/Bakara, 161-162;
(Ayetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerinedir.
Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
3/Âl-i İmran, 77).
Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.
(2/Bakara, 264, 276),
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.
Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez
11/Hûd, 21), İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti
3/Âl-i İmran, 176)
(Resûlüm) İnkârda yarışanlar sana kaygı vermesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara, ahiretten yana bir nasip vermemek istiyor. Onlar için çok büyük bir azap vardır.
(7/A'râf, 51;
O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz
45/Câsiye, 34
Denilir ki: Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur!
17/İsrâ, 22.39
, Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın.
İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve (Allah'ın
(42/Şûrâ, 8),
Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur
(A'raf, 40),
Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.
77/Mürselât, 35-36),
Bu, (kâfirlerin) konuşamayacağı bir gündür.
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler
2/Bakara, 27, 121;
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Cehennem Ehli
Dünyada işlenen günahlara karşılık ahirette uygulanacak cezanın yeri anlamındaki cehenneme sadece lâyık olanlar girer. Rahmeti gazabını aşmış bulunan Allah, dilediğini hak ettiğinden fazla mükâfatlandırdığı halde
(2/Bakara, 105),
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
kimseye hak ettiğinden fazla azap vermez. Cehenneme lâyık olanlar kimlerdir? Yaratıkların en şereflisi kılınan insan, Allah'ı tanımak gibi üstün bir yetenekle donatıldığına göre
(51/Zâriyat, 56)
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
kâinatın yaratıcı ve yöneticisini tanıyıp O'nu tâzime dönüşen bir sevgi ile sevmedikçe, yani selim yaratılış istikametinden ayrılıp inkâra yöneldiği sürece cehennem ehlinden sayılmaya lâyık olur. Ahiretteki cezadan, yani cehennemden kurtulmanın yegâne çaresi olan imanı Allah ile kul arasında oluşan bir sevgi telakki eden Kur'an, Allah'tan kula yönelik sevginin gerçekleşebilmesi için bütün semavî kitapları kucaklayan son ilahî mesajın tebliğcisi, geçmiş nebîlerin tasdikçisi, son peygamber Muhammed (s.a.s.)'e uymayı şart koşmuştur
(3/Âl-i İmran, 31).
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Önceki peygamberlerin ümmetleri de dönemlerinde nebîlerine samimiyetle uymuşlarsa ebedî cezadan kurtulmuşlardır. Allah Teâlâ, kendilerinden ahid aldığı İsrailoğulları'na şöyle demiştir:
5maide 12:
"Ben sizinle beraberim. Eğer namaz kılar, zekât verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve ihtiyacı olanlara faizsiz borç verirseniz günahlarınızı örter, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlerime koyarım. Bundan sonra inkâr yolunu tutanınız iyi bilsin ki doğru yoldan sapmıştır."
Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.
Ne var ki bunu takip eden ayetlerde anlatıldığı üzere İsrailoğulları da, kendilerinden benzer ahid alınan hıristiyanlar da ahidlerini bozmuşlar, Allah'tan "bir nur ve apaçık bir kitap" getiren son peygambere uymamışlar ve böylece Allah'ın rızasından uzaklaşmışlardır.
Allah, kullarından dilediğine azap etmeye muktedir olmakla birlikte
5/Mâide, 40;
Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyle kadirdir
29/Ankebut, 21)
Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyle kadirdir
(7/A'râf, 96;
O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.
9/Tevbe, 95).
. Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler. Artık onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.
4/Nisâ, 145;
Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.
16/Nahl, 88)
Peygamber gönderilmeyen (ve kendilerine ilahî mesaj hiç ulaşmamış olan) topluluklara azap edilmeyecektir
(17/İsrâ, 15).
Buna karşılık Allah'ın huzuruna çıkacaklarına inanmayıp ayetleri inkâr eden kâfirler, Kur'an'a sırt çeviren yahudiler, hıristiyanlar, münafıklar, müşrikler, peygamberlerin bir kısmına inanıp diğerlerini inkâr edenler şiddetli azaba uğratılacaktır.
33/Ahzâb, 73).
(Allah bu emaneti insana vermek sûretiyle), münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
24/Nur, 23,
Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır.
78/Nebe', 23.22
Azgınların barınacağı yerdir (cehennem).
(Azgınlar) orada çağlar boyu kalacaklar ,
İman ile davranışlar arasında sıkı bir münasebet vardır. Gerçekten iman eden kimse, amellerini de imanı paralelinde yerine getirir. Kur'an, bütün kurtuluş vesilelerini iman-amel mutabakatına bağlar. İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren, mü'minlerde göze çarpacak davranış bozukluklarının yani günahların ebedî saadet açısından doğuracağı sakıncalar üzerinde durulmuştur
19/Meryem, 71)
"İçinizden oraya gitmeyecek hiçbir kimse yoktur." (
denilmektedir.
Buradaki gidişin yorumu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Söz konusu ayetlerden edinilen ilk kanaat, mü'minler de dahil olmak üzere herkesin cehenneme uğrayacağı ve onu göreceği şeklindedir. Fakat bu ziyaret, doğrudan cennete gireceklere bir zarar vermeyecektir.
7/A'râf, 50)
Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler.
Bu tecavüz türü küfür, şirk, nifak, Allah'ın ayetlerini ve peygamberlerini tekzip gibi kavramlarla birçok ayette dile getirilerek eleştirilmiş ve mücrimler diye nitelendirilen bu mütecavizler için "Allah'ın düşmanı" tabiri kullanılmıştır.
(2/Bakara, 81).
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
50/Kaf, 24.
(İki meleğe şu emir verilir:) "Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, cehenneme atın!"
7/A'raf. 179)
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
Kur'an'da Cehennem Tabloları
Yüce Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de cehennem ve cennet hayatını idraklerimize yaklaştırarak bütün ayrıntılarıyla bildirmektedir. Bu açıklamalar o derece canlıdır ki, bazen de ruhun etkileneceği şekilde tablolaştırılır ve seslendirilir. İslam nizamına inanmayan ve bu Hak düzeni yaşamayanların atılacakları cehennemin azabını ve bu azabın kalplere korku salan dehşetini ayetlerden izleyelim:
"Cehennem o azgınların hepsinin buluşma yeridir. Onun yedi kapısı vardır. Her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır."
(15/Hıcr, 43-44).
Dünya hayatında da o azgınlar hep aynı yerlerde buluşurlardı. Şeytanın süslü gösterdiği batakhanelerde, eğlence yerlerinde. Orada da aynı yerde buluşurlar. O cehennemin yedi kapısından her biri, başka bir koğuşa açılır
"O (cehennem) ne geri bırakır, ne de azaptan vazgeçer, insanın derisini kavurur."
(74/Müddessir,28-29)
Adiy bin Hatem (r.a.)'den Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Ateşten korununuz!
Râvi: "Rasulullah sanki ateşe bakıyor gibi cehennemden çekindi" dedi. Sonra böyle buyurdu. Sonra üç defa sakınıp yüzünü çevirdi. Hatta biz, cehenneme bakıyor zannettik. Sonra: "Yarım hurma ile de olsa ateşten korununuz: Onu da bulamayan güzel bir söz (söylemek)le (korunsun)" buyurdu. (Buhâri; Müslim)
Bir defasında Peygamberimiz, gülen bir topluluğa uğradı da: "Aranızda cennet ve cehennem anılırken gülüyorsunuz ha?!" buyurdu. Artık bu kimselerden hiç biri ölünceye kadar gülerken görülmedi.
"Ayetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokacağız, derilerinin her yanışında azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, hakimdir."
(4/Nisâ, 56)
"Allah, şüphesiz kâfirlere lânet etmiş ve onlara içinde sonsuz olarak temelli kalacakları çılgın alevli cehennemi hazırlamıştır. Onlar bir dost ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateşte çevrildiği gün: 'Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygamber'e itaat etseydik!' derler. 'Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik. Fakat onlar bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lânete uğrat' derler."
(Ahzab, 64-68).
Çılgın alevli bir ateş, "imdat" diyerek yardım isteyecekleri hiçbir dost ve yardımcı yok. Böyle bir pozisyonda birileri ateşte evire çevire pişiriliyor. Tıpkı şişlere takılmış etlerin ateşte çevrilerek pişirilmesi gibi. "Yüzleri ateşte çevrildikleri gün..." Ve ardından faydası olmayan pişmanlık feryatları. "Rabbimiz biz Sana ve Rasülüne itaat edeceğimize, yönetici ve büyüklerimize itaat etmiştik, onları razı etmeye çalışmıştık..."
"Tâğutlara/azgınlara kötü bir gelecek vardır. Onlar için cehennemde bir döşek vardır, orası ne kötü döşektir."
(38/Sâd, 55-56).
"Kitapları soldan verilenler; ne yazık o sol ashabına! İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. Çünkü onlar, bundan önce dünyada nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı."
(56/Vâkıa, 41-45).
Hava kavurucu sıcaktır. İnsanın derilerinin gözeneklerine işler ve vücutları kavurur. Su ise, son derece sıcaktır, ne serinletir ne de susuzluğu giderir.
.
"Onlar için cehennemden bir yatak ve üstlerine de örtüler vardır. Zalimleri böyle cezalandırırız."
(7/A'râf, 41)
Cehennem bir yatakhane gibi hazırlanmış. Konuklarının altına ateşten bir döşek, üstlerine ateşten bir yorgan ve başlarının altına ateşten bir yastık. Yatakhane, döşek, yorgan denilince insanın aklına istirahat, uyumak ve tatlı rüyalar gibi güzel şeyler gelir. Fakat böyle güzel şeyler düşman başına. Tabii yine aşağılayıcı alay sahnesi.
"Yakıcı ateşe yaslanırlar, kızgın bir kaynaktan içirilirler. Beslemeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur."
(88/Ğâşiye, 4-7
Cehennem konuklarının altına minderleri, yatakları serilmişti. Tabii hava çok sıcak olunca hemen içecek bir şeyler ikram edilir. Meşrubatlar gelir, fakat o da ne, fokur fokur kaynıyor. Ardından konuklara yemek ikram edilir. Öyle bir yemek ki insanın boğazında durunca ne ileri gider ne geri çıkar. İnsana boğulma anını sürekli yaşatır. Dikenli olduğu için boğazı da parçalamış ve oraya takılmış duruyor. Yiyenlerin açlığını da gidermiyor. Ne ağırlama!
Sonra siz ey sapıklar, yalanlayanlar! Doğrusu zakkum ağacından yiyeceksiniz, karınlarınızı onunla dolduracaksınız."
(56/Vâkıa, 51-53
Peygamberimiz: "Ey iman edenler, Allah'tan hakkıyla korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin."
(3/Âl-i İmran, 102)
ayetini okudu ve şöyle buyurdu:
"Zakkumdan bir damla dünya yurduna damlatılsa, dünyadakilerin yiyeceklerini acıtırdı. Öyle ise yiyeceği zakkum olan kimsenin hali nasıl olur?" (Tirmizi, Nesai, İbn Mâce).
"Cehennem halkı, cennet halkına: 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenir, onlar da; 'Doğrusu Allah dinlerini oyun ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkârcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bu günle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz."
(7/A'râf, 50-51)
Öteki dünyada unutulmamak için burada Allah'ı unutmamak ve sonu ateş olan işlerden kaçınmak gerekiyor. Şu dünyanın yaz sıcaklarında güneş altında durmaktan kaçınan insanın, cehennem sıcağına nasıl dayanacağının muhasebesini yapması gerekir.
"Allah'ın Rasülü'ne muhalefet etmek için (cihaddan) geri kalanlar, (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; 'bu sıcakta sefere çıkmayın' dediler. De ki: 'Cehennem ateşi daha sıcaktır!' Keşke anlasalardı! Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!"
(9/Tevbe, 81-82)
Cehennemle İlgili Bazı Hadis-i Şerifler
"Şüphesiz ki kıyamet gününde cehennemliklerin azap itibariyle en hafif olanı, ayaklarının altına iki kor parçası konulan ve onların sıcağından beyni kaynayan kimsedir. O zanneder ki kendisinden daha şiddetli azap gören hiç kimse yoktur. Halbuki o, onlar içinde azabı en hafif olanıdır." (Buhari, Rikak 51; Müslim, İman 363, 364; Tirmizi, Cehennem 12)
"Yüce Allah, azabı en hafif olan kimseye 'dünyada olan her şey senin olsaydı (kendini kurtarmak için) onu fidye olarak verir miydin?' diye soracak. O: 'Evet' diye cevap verecektir. Bunun üzerine Allah Teala: 'Ben senden, sen henüz Adem'in sulbünde iken bundan çok daha kolayını istemiştim. O da, Bana şirk koşmamandı. Fakat sen şirkten başkasını kabul etmedin.' buyuracaktır." (Buhari, Rikak 49; Müslim, Müsafirun 51, 52)
"Kıyamet gününde bir kişi getirilip cehenneme atılır da cehennemde onun bağırsakları derhal karnından dışarı çıkar. Sonra o kişi (bağırsakları etrafında) değirmen merkebinin
değirmende döndüğü gibi döner. Bunun üzerine cehennem halkı o kişinin başına toplanıp da: 'Ey filan! Halin nedir? Sen bize (dünyada) iyilikle emredip bizi kötülükten nehyeden (bir öğütçü) değil miydin?' derler. O da: '(Evet ben öyleydim, fakat) ben sizi ma'ruf ile emrederdim; halbuki kendim yapmazdım. Yine ben sizi münkerden nehyederdim de kendim işlerdim!' diye cevap verir." (Buhari, Tecrid-i Sarih, c. 9, s. 51)
"Cehennem irininden bir kova dünyaya dökülmüş olsa, dünyadakilerin hepsi kokardı." (Tirmizi, Cehennem 4; Müsned-i Ahmed, 3/ 28, 83)
"Cehennem, şehvetlerin perdeleriyle örtülmüştür. Oraya şehvetler (irtikâbı) ile (girilir). Cennet de nefsin hoşlanmadığı ibadetlerle korunmuştur. (Buraya da ibadet meşakkatleriyle girilir)" (Buhari, Tecrid-i Sarih, c. 12, s. 195)
Konuyla İlgili BirUyarı
Çocuklara, mükellef yaşlarında olmadıkları halde "Allah yakar!" diyerek, onu güya terbiye etmek, Allah'ın yakıcılığını ve cezasını önceliklemek en azından üç büyük yanlış içerir. Allah'a iftira atılmış olur; Allah, çocukları çok sever, onların yaptığı hiçbir şeyden dolayı yakmaz. Allah, azabıyla korkulan vasfından önce, sevilmesi gereken merhametli rabbımızdır. Terbiye yönüyle de sevgi esasına dayanmayan, ceza ve korkutmaya dayanan terbiye çocuk üzerinde olumsuz etkileri olan bir yaklaşımdır, bu yönüyle de yanlıştır.
"Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!"
(2/Bakara, 201)
"Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!" (3/Âl-i İmran, 16
)
Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. --
**BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM **Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "islamin dogusu" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : islamin-dogusu@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: islamin-dogusu-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/islamin-dogusu?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
H.z. Mevlananın sözleri
--------------------------------------------------------------------------------
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...
<0YORUM: