|
<
|
|
< Âhirete Kaza ve Kadere İman
Âhirete İman
Âhiret, bu dünyadan sonraki nihayetsiz (sonsuz) âlemdir. Yüce Allah, içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerinde olan bütün varlıkları geçici bir zaman için yaratmıştır. Bir gün gelecek, bu dünyadan ve üzerinde bulunanlardan hiç bir eser kalmayacaktır. Allah´ın takdir ettiği gün gelince insanlarla beraber bütün canlı ve cansız varlıklar yok olacaktır. Bütün dağlar taşlar, yerler gökler parçalanacaklardır. Böylece bu âlem bambaşka bir âlem olacaktır. Bu, kıyamettir. Bundan sonra yine Yüce Allah´ın takdir ettiği zamân gelince, bütün insanlar yeniden dirileceklerdir. İnsanların hepsi "Mahşer" denilen çok geniş ve düz bir sahada toplanmış olacaklar ve yeni bir hayat başlayacaktır. Buna "Umumi Haşr" denilir. Bu yeni hayatın başlayacağı günden itibaren, bitmez ve tükenmez, sonu gelmez bir halde devam edecek olan âleme, âhiret âlemi denir. Buna inanmak da, müslümanlıkta bir esastır. Kıyametin kopması ve âhiretin meydana gelmesi, Kur´anın âyetleriyle, peygamberin hadisleriyle ve ümmetin birliği ile sabittir. Diğer bütün peygamberler de kendi ümmetlerine bu gerçeği bildirmişlerdir. Onun için âhirete iman etmek büyük bir görevdir ve her din için önemli bir inançtır. Kudretine nihayet bulunmayan Yüce Allah için, gelecekte âhiret hayatını meydana getirmek pek kolay şeydir. Alemleri yoktan var eden, hele insanları birçok güç ve meziyetlerle yaratıp kendilerine hayat veren büyük yaratıcımız için, bütün bu âlemleri yok ettikten sonra tekrar yaratmak zor bir şey midir? Bir şeyi önce var eden, sonra tekrar onu var edemez mi? Bunları tekrar var edemeyen yaratıcı olur mu? Hayır, Yüce Allah öyle bir büyük yaratıcıdır ki, nice âlemleri yoktan var etmiştir ve nice âlemleri de yaratmaya kadirdir. Bir kere astronomi ilmine bakalım: Ucu bucağı olmayan bir boşlukta dolaşıp duran ve zaman zaman parlayıp sönen yüzbinlerce nur ve ışık âlemini bu ihtişamları ile yaratmış olan Allah, âhiret âlemini de yaratmaya kadirdir. Allah´a hamd olsun ki, biz müslümanlar, âhiret gününe, âhiretin sonsuz hayatına, Cennet ve Cehennem´in daha önceden yaratılmış olduğuna inanıyoruz. İşte bu iman bizi kurtuluşa götürür, ruhumuzu yükseltir ve bizi mutluluğa kavuşturur. Bu imandan yoksun olmak, insanı şaşırtıp sapıklığa düşürür, her türlü fenalığa sürükler ve hem dünyada hem de âhirette yüzü kara eder.
Kıyametin Oluşu ve Başlangıç Alametleri
Âhiret âlemi başlamadan önce, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, bütün insanların ve bütün âlemlerin başına kıyamet kopacaktır. Bu kıyametin kopmasını "Sûr´a birinci üfürüş" olayı meydana getirecektir. Şöyle ki: Melek İsrafil (Aleyhisselâm) "Sûr" denilen ve niteliği Yüce Allah tarafından bilinen bir ses verme cihazına üfürecektir. Bundan çıkan korkunç bir ses ile bütün canlılar ölecek, her şey altüst olacaktır. Bildiğimiz yer sarsıntıları, su basmaları, yanardağların patlamaları, yıldırımların düşmesi ve yerlerin çökmesi gibi birtakım olaylar yüzünden yeryüzünde ne korkunç ve ne büyük felâketler meydana gelmektedir. Bunlardan her biri, Yüce Allah´ın büyük kudretini gösteren nişanlardır. İşte yeryüzünde ve göklerde büyük kıyametin kopması da, bizce bilinmeyen çok korkunc bir ses ve gürültü ile (Sûr´a üfürülmenin dehşetiyle) olacaktır. Kimbilir, hatır ve hayalimize gelmeyen daha nice büyük olaylar ve görüntüler buna eşlik edecektir. Bütün âlemlerdeki düzen ve ölçü, ancak Yüce Allah´ın eseridir, O´nun kudretinin delilidir. Yüce Allah bu düzen ve ölçüyü herhangi bir sebeble bir an içinde kaldırınca, bütün varlıklar hemen altüst olur, maddeler arasındaki bağlantılardan hiç bir eser kalmaz, hiç bir canlının yaşamasına imkân kalmaz. İşte bu umumî (genel) kıyamettir. Bunun kopacağı zamanı ancak Yüce Allah bilir.
Kıyametin alâmetlerine gelince: Bunlar, Eşrat-ı Saat (Kıyamet Alâmetleri) denen bazı tuhaf ve çirkin olağanüstü olaylardır. Bunların meydana geleceğini Peygamber efendimiz bildirmiştir. Başlıcaları şunlardır; 1) Din konusunda bilgisizliğin her tarafa yayılması, sarhoşluk veren şeylerin içilmesi, zina ve benzeri kötülüklerin çoğalması, öldürme olaylarının artması... Bunlara küçük alâmetler denir.
2) Müminleri nezleye tutulmuş ve kâfirleri sarhoş olmuş gibi yapacak bir dumanın çıkması. 3) Deccal adında bir şahsın türeyip tanrılık davasında bulunması ve sonra kaybolup gitmesi...
4) "Ye´cüc ve Me´cüc" adında iki milletin yeryüzüne yayılarak bir müddet bozgunculuğa çalışması...
5) Hazret-i İsa´nın gökten inerek bir müddet Peygamberimizin şeriatı ile amel etmesi...
6) "Dabbetü-l Arz" adında canlı bir yaratığın yerden çıkarak insanlara karşı sözler söylemesi...
7) Yemen tarafından korkunç bir ateş çıkarak etrafa dağılması.. 8) Doğu ile batıda ve Arab yarımadasında birer büyük yer çöküntüsü olması...
9) Güneşin az bir zaman için battığı yerden doğması...
Bu alâmetlere de, Büyük Alâmetler denir.
Bütün bu olaylar Yüce Allah´ın kudretine göre, hiç bir zaman imkânsız sayılamaz. İçinde yaşadığımız bu âlemdeki olayların her biri, acaib bir yaratılışın ve büyük bir kudretin nişanıdır, bir üstünlük örneğidir. Artık Kıyamet Alâmetleri denilen bu olayları düşünen hangi insan imkânsız görebilir? Bundan önce varlıklarına imkân verilmeyen nice büyük icatlar zaman zaman ortaya çıkmıyor mu? İnsanların zekâ ve çalışmaları sayesinde böyle birtakım büyük ve güzel şeyler meydana geldiği halde, yaratıcımızın büyük kudreti ile artık nelerin meydana gelebileceğini düşünelim. "Bütün bunları yaratmak Allah´a güç değildir." (İbrahim: 20)
|
|
|
|
|
|
|
<0YORUM: